Merhaba Ziyaretçi,
Forumdaki Bilgi Ve Linklerden Daha Fazla Yararlanabilmek İçin Forumumuza Kayıt Olmanızı Tavsiye Ediyoruz..

_____________________
|Üniversiteliler Platformu|
Merhaba Ziyaretçi,
Forumdaki Bilgi Ve Linklerden Daha Fazla Yararlanabilmek İçin Forumumuza Kayıt Olmanızı Tavsiye Ediyoruz..

_____________________
|Üniversiteliler Platformu|
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
Anasayfa|Univli.com|GaleriAramaLatest imagesGiriş yapKayıt Ol
Bize Artık www.sinavzamani.net Adresinden Ulaşabilirsiniz...

 

 aşkLı sen

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ecem_
Yeni Üye
Yeni Üye
ecem_


Kadın
Kova At
Mesaj Sayısı : 35
Yaş : 33
Katıldığı Yer : bandırma
Puanı : 0
Rep Gücü : 37791
Kayıt tarihi : 10/08/09

aşkLı sen Empty
MesajKonu: aşkLı sen   aşkLı sen Icon_minitimePtsi 10 Ağus. 2009 - 11:18

"Elbet Bir Gün Buluşacağız." Senli hayallere hep bu cümleyle başlardım. İçimden usul usul fısıldayıp yavaşça yutkunurdum. Senden bir parça boğazıma takılırdı. Nefes alamaz, ölürdüm.
Gözlerim açık öldüğüm nadir anlardandı. Kursağımda sen kalmıştın. “Öldüm de gam yemedim!” desem yalan olmazdı. Çünkü bir parça sen tatmıştım. Biraz acı, biraz tatlıydın. Ama bol bol aşklıydın. Ağzımda aşk tadıyla gitmiştim. Ölsem de senden bir parça hep içimde olacaktı. Sanırım buna sevinmeliydim! Çünkü yaşamımdan çok ölümümde yanımda olucaktın. Sen yokluğun içindeki varlıktın. Bomboş bir yoklukta seninle dopdoluydum. Yaşarken yanımda yoktun, ölürken yanımda yoktun; ama seninle öldüm. Sen bir kaşık suda boğulmaktın. Okyanusun dibinde suya olan özlemdin. Aşkın anne aşkı gibiydi. Masumdun, kimi zaman öfkeli; ama hep sonuna kadardın. Üzerime gölge etmiş iki kanattın; melektin. Gölge ederdin, başka ihsan istemezdim. Ne tuhaftır ki.. Ayrılığına da aşık olmuştum. Her şeye rağmen giderken öyle asaletliydin ki 40 yıllık adam gibi. Bir o kadar da basitti gidişin; 5 yaşındaki çocuk gibi. Bilirdim, o içindeki çocuk asla ölmemişti. Ve ben o çocuğa da aşıktım. En büyük sevabımdın, paha biçilemez.. İşlediğim en büyük günahımdın da, bağışlanamaz.. Sana dair olan tüm günahlarımın korkularını bir kenara bırakmıştım. Şeytan şerrine günahlarımı işliyordum. Ama tüm günahlarımı silecek kadar da Tanrı'ya dua ettiren bir sevaptın. Tüm günahlarımın bedelini çekmeye hazırdım, af dilemiyordum. Ama sana aşık olduğum için her gece Tanrı’ya şükrediyordum. Gülüşün leke leke benliğime yapışmıştı. Silemiyordum; silmek de istemiyordum. Tenimi öptüğün her yerim de senden hatıraydı. Soranlara "Güneş lekesi." deyip geçiyordum. Aslında bu tam da yerindeydi. Dudakların güneş gibiydi, ateşi yakardı. Yanacağımı bile bile saatlerce Güneş altında yatabilirdim. Ve o Güneş'in tenimde bıraktığı her ize razıydım. Kış soğuğu bedenimdeki lekeleri geçirse de ruhumdakileri geçirecek kadar soğuk değildi. Ruhum bir türlü üşümüyordu. Sebebini çok düşündüm de ancak bulabildim. Çünkü ruhum hâlâ santim santim seninle doluydu. Beni üşütmüyordun! Bedenim titrese de ruhum çırılçıplak gezebilirdi. Ama ruhumun sahibi vardı. Senden başkasıyla paylaşamıyordum. Ruhumu kimselere deşifre edememem ondandır. Sana olan aşkımı da yastığımın altına gömmüştüm. Bir umut rüyama gelirsin diye.. Öyle de oldu. Rüyalarımı gerçeğe çeviren adam oldun. Seninle birlikte gerçek hayal; hayal gerçek olmuştu. Yanımda olduğun anlar sanki bir rüyaydı; hayalimde olduğun anlar ise sanki gerçekti. Günün en güzel saatlerini sana ayırdım. Akşam üstü, rüzgar hafif hafif eserken ben seni yaşadım. Rüzgarla buram buram kokun gelsin istedim. Siyaha dönen gök yüzünden Ay'ım ol da doğ istedim. Öyle de oldu. Rüzgarla gelen kokunu içime çektim, karanlıkla gelen aydınlığını göz bebeklerime doldurdum. Sabırsızlığımın sabrı oldun. Sayende sabırsızlığım kendini dizginleyip sabretmeyi de öğrendi. Seninle beraber büyüdüm. Bu kez dudaklarımdan dökülen ilk laf “baba” olmadı; “aşk” oldu. Her kız çocuğunun ilk aşkı babası olurmuş. Sanırım ben genellemelere uyamadım. İlk aşkımda sen olmadın. Tuhaftım, tuhaftın; tuhaftık. Bizi bir araya getiren bu tuhaflıklardı. Kurallar bedenimize dar geliyordu, sığamıyorduk. Yırtıp atıyorduk da bir içimizdeki bizi özgür bırakamıyorduk. Benli, senli anlardan geçmiş, bizli anlara musallat olmuştuk. Ve biz böyle mutluyduk. Tabuları yıkmaktan, kuralları çiğnemekten, kavramları delip geçmekten, anlamları sorgulamamaktan huzur doluyduk.

Sahi neden –di’li geçmiş dilime yapışmış? Sen geçmiş, şimdiki ve gelecek zamanda varsın. Akrep ve yelkovan sana ilerliyor. Sen zamanın çaresiz kaldığı tek ansın! Zaman geri de aksa, son sürat ileri de gitse tüm yollar sana çıkıyor. Bunu bildiğindendir ki artık bizimle uğraşmıyor. “Ne hâliniz varsa görün!” son sözü oldu. Bizde teşekkürü bir borç bildik, ilerledik. Şimdi yolum tek yön, geri dönemiyorum. Tepemde cehennem sıcağı bir Güneş’le sana ilerliyorum. Artık gök yüzü kararsın diye beklemiyorum. Biliyorum ki.. O altın başak Batı’dan doğana kadar bacaklarım yorulmayacak. Sen yanımda olsan da olmasan da sana ilerliyor olacağım. Şimdi bırak da adımlarım hızlansın! Senli mutlak sona daha erken varayım. Varayım ki son ana kadar damarlarımdaki kan daha sen dolu aksın. Öldükten sonra bedenim sen koksun. Gözlerim kapandığında “Öldüm de gam yemedim!” laflarım yalan olmasın. Şimdi bırak da biraz daha sana doyayım. Üstüne de su içmeyeyim ki biraz daha kal. Dilimin ucunda tadın biraz daha kalsın. Son nefesimde dudaklarımda senin adın, dilimde senin tadın olsun. Şimdi bir parça aşklı sen alabilir miyim sevgilim?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
aşkLı sen
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: DÜNYA BİR AKVARYUM :: Kayıp Şairler-
Buraya geçin: