Merhaba Ziyaretçi,
Forumdaki Bilgi Ve Linklerden Daha Fazla Yararlanabilmek İçin Forumumuza Kayıt Olmanızı Tavsiye Ediyoruz..

_____________________
|Üniversiteliler Platformu|
Merhaba Ziyaretçi,
Forumdaki Bilgi Ve Linklerden Daha Fazla Yararlanabilmek İçin Forumumuza Kayıt Olmanızı Tavsiye Ediyoruz..

_____________________
|Üniversiteliler Platformu|
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
Anasayfa|Univli.com|GaleriAramaLatest imagesGiriş yapKayıt Ol
Bize Artık www.sinavzamani.net Adresinden Ulaşabilirsiniz...

 

 Sadık SÖZTUTAN

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
AsiBoy
[ YÖNETİCİ ]
[ YÖNETİCİ ]
AsiBoy


Erkek
Oğlak Yılan
Mesaj Sayısı : 1978
Yaş : 106
Katıldığı Yer : Erzurum
Puanı : 0
Rep Gücü : 1043619
Kayıt tarihi : 29/08/08

Sadık SÖZTUTAN Empty
MesajKonu: Sadık SÖZTUTAN   Sadık SÖZTUTAN Icon_minitimePtsi 1 Eyl. 2008 - 10:47

1961 Kars doğumlu.
Çok sayıda şiir, fıkra ve hikâye yazdı.

- Ben Senin Yerinde Olsaydım Bunları Kitap Yapardım,
- Gol Olmasa da Hareket Güzeldi,
- Sıra Bana Geldiğinde Bilet Bitmişti,
- Spor Bir Hikayedir,
- Faili Meçhul Spor Öyküleri,
- Sana Gözyaşı Vâdediyorum,
- Seni Seviyorsam Bundan Sana Ne,

isimli 7 kitabı vardır. Birinci kitabına 1999 Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi Fair-Play Büyük Ödülü verildi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Spor Yazarları Derneği ve Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi üyesi. Sürekli Basın Kartı sahibi. Halen spor müdürlüğünün yanı sıra spor edebiyatına dönük kalem ürünleri vermeye devam etmektedir.




Kaderin cilvesine inanın... Bazen sanal bile olsa...
Delikanlı, Erzurum’da üniversite okuyordu. Kız ise Antalya’da rehber…
Kader onları bir İnternet oyun sitesinde karşılaştırdı. Briç oynarken başlayan yazışmalar esprilere dönüştü. Şakaları, sohbetleri, şiirleri, düşünceleri onları birbirlerine iyice yaklaştırdı.
Artık oyun sitesi onlar için buluşma yeri olmuştu. Başka kimseyi gözleri görmüyordu. Hatta oynadıkları oyun da onlar için sadece bir araçtı; “gönül sohbet ister, briç bahane” demişti delikanlı…
O kadar uyumluydular ki, aralarında herhangi bir anlaşma olmamasına rağmen, tek kelime özel soru sormadılar.
“Beraberlikleri” üçüncü ayını doldurduğunda hâlâ hangi şehirde yaşadıklarını, ne iş yaptıklarını bile bilmiyorlardı.
Sadece ilk tanıştıklarında delikanlı şöyle yazmıştı:
- İsmini sorsam nasılsa başka birşey söyleyeceksin; onu alabilir miyim?
- Haklısın… Ben de gerçek ismini sormayacağım; sen bana Dilek diyebilirsin..
- Ben de Erdoğan olayım bari…
xxx
“Dilek”, turist gruplarıyla bazen Anadolu’yu dolaşıyor, bazen yurt dışına gidiyordu.
“Erdoğan” için zor dönemler oluyordu bunlar…
Gerçi kız, ilk fırsatta İnternet’e giriyor ve hemen buluyordu delikanlıyı… Ama, evindeki gibi uzun süreleri olmuyordu.
Sohbetleri her an kesilebiliyordu Dilek’in ani ayrılmaları yüzünden…
xxx
“Aşklarını” birbirlerine ilan ettikleri günlerde delikanlı, hiç olmazsa e-mail yoluyla fotoğraf istedi kızdan…
- Anlaşmayı bozmak yok, diye yazdı kız… Ne resim, ne ses… Böyle gidecek…
Erdoğan:
- Nereye kadar?
Dilek:
- Ölene kadar…
- Hiç evlenmeyecek miyiz örneğin, diye yazdı utana sıkıla Erdoğan…
Dilek şöyle cevapladı:
- Evlenebiliriz kuşkusuz… Ama biz sevgimizi “eyleme geçirmedikçe” bu yazışmalarımız evliyken de sürebilir!
- Hayret… Sen önündeki hayatta bana hiç yer açmıyorsun! Ben, bizim evliliğimizden bahsediyorum…
- Bunlar bugünün konuları değil.. Büyüyü bozma. Birbirimizden çok uzaklarda bir yerlerde de olabiliriz.
xxx
Satırlarda dolu-doyum yaşanan bu “sevgi” tam birbuçuk yıl sürdü.
Erzurum’da üniversite öğrencisi delikanlı ile Antalya’da turist rehberi kızın, birbirleri hakkında hiçbir şey bilmeden, sormadan “yaşadıkları” bu ilişki, ondokuzuncu ayına girerken, ağzı açılmış balon gibi yavaş yavaş sönmeye başladı.
Ne olduğunu ikisi de bilmiyordu üstelik…
Sıradan ve ortalama yazışmalarının bir yerinde kız büyük harflerle sordu:
- NE OLDU BİZE ERDOĞAN?
Uzun bir süre yazmadı delikanlı…
Sonra, karşı soruyla kurtulmaya çalıştı:
- Sence?
Bu konularda kadınların daha “yürekli” olduğu gerçeği bir kez daha kendini gösterdi:
- Bak, dedi Dilek… Bir gün böyle üzücü bir geleceğin bizi beklediğini ikimiz de biliyorduk. Ben… Bir turist grubuyla iki günlüğüne bir Anadolu şehrine gittim. (Bu arada mesleğimi de öğrenmiş oldun! Evet, rehberim.) Hava güzeldi; Havuzbaşı diye güzel bir yer vardır orada, gidip boş boş oturdum. Fıskiyeyi seyrettim. Yanıma bir erkek gelip oturdu; böyle başladı… Özür dilerim senden… Kader bu… Sakın üzülme… Ta başında dediğim gibi seninle ömür boyu yazışırız yine…
Delikanlı, kelimelerini bir an önce karşı tarafa ulaştırmak için öyle hızlı yazıyordu ki, neredeyse tuşları kıracaktı. Heyecandan çoğu kelimeyi yanlış yazmıştı zaten:
Evet sevgilim evet! Kader bu… Sen miydin o dünya güzeli??? Demek birbirimizi, birbirimizle aldattık! İnternet’ten çıkıp hemen telefon ediyorum sana Ebru!




[align=center]“Sevgilim,
Mesajı aldığımda bayılmışım.
Kendime gelir gelmez, bütün gece, korku içinde, ağlamaktan şişmiş gözlerle, zamanı ve mekânı unutmuş olarak yazıyorum...
Yapma... Bunu bana yapma...
Keşke yapmasaydın...
...
Tamam, sen aşkını kanıtladın Kalbim. Şimdi sıra bende...
Hep şüphe ediyordun ya, hep ‘Neden şöyle ağız dolusu beni sevdiğini söylemiyorsun?’ diyordun ya...
İşte söylüyorum Dünyam, sen benim ilk ve son durağımsın.
Sevgiyle dolu yüreğimsin.
Senin yanında öyle mutluydum ki, bu mutluluğumu karşılayacak kelime bulamamaktandı suskunluğum... Büyüyü bozma korkusuydu sessizliğim...
Çoktan beridir istediğin gibi, bağıra çağıra söylüyorum seni sevdiğimi Huzurum... Seni düşünüyorum, seni konuşuyorum, seni susuyorum, seni uyuyorum.
...
Bana cevap vermesen de...
Sen... Sen benim geçmişim ve geleceğim...
Seninle huzur buldum, seninle öleceğim...”
***
Genç mimar, Sevgililer Günü’nde, annesinin üzgün ve meraklı bakışları arasında “Arkadaşıma gidiyorum” diyerek evden çıktı.
Arabasına bindi ve sevgilisinin yanına gitti.
Rulo haline getirdiği mektubunu, depremde kaybettiği sevgilisinin mezarının baş kısmına gömdü; gözyaşları içinde kısa bir dua ettikten sonra arabasına dönüp, onunla dört yıl önce tanıştıkları deniz kenarına indi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.univ.yetkin-forum.com
 
Sadık SÖZTUTAN
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: TELEVİZYON & SİNEMA :: Altın Kalemler & E-Kitap Dünyası-
Buraya geçin: