F.BURAK KAREN
Başbakan’a mektup
Cumhuriyetin temellerinin atıldığı, prangaya hayır haykırışlarının ilk yükseldiği, Türk siyasetinin kumanda edilip yön bulduğu, fakat sahipsizlikten kültürel kimliği, milli ve manevi dinamiklerinin temelleri sarsılan, gözyaşlarıyla avunan Erzurum son bir aydır şanına yakışmayan olaylarla gündeme oturuyor.
Doğup büyüdüğümüz, üzerinde soluklandığımız, kültürüyle yoğrulduğumuz, beraber gülüp, beraber ağladığımız yani iliklerimize kadar işlemiş olan tanışıklığımız bulunan şehrin, Erzurum’umuzun içler acısı durumuna bakarken, irkiliyorum.
Âlimlerin, ariflerin, sanatkârların, nüktedanların, esnaf ve halkın barış, huzur ve selamette yaşadığı bir şehirdi Erzurum...
Oysa şimdi yoksulluğun, şiddetin, sosyal dışlanmışlığın, kirliliğin kol gezdiği; caddelerindeki göletleriyle, toplanmayan çöp yığınlarıyla, her bir metrekareye düşen onlarca çukuruyla, işportacıların istila ettiği kaldırımlarıyla bir “köy-kent” haline getirildi Erzurum.
Artık imkânsızlıklardan ördüğü bahanelerin arkasına sığınan, yetersizliklere endeksli bir yerel idare anlayışıyla yönetiliyor koca şehir.
Oysa Erzurumlu; yaşanacak, içinde olmaktan mutlu olduğu, problemleri çözülmüş, yaşlısı-genciyle; zengini-fakiriyle huzurlu bir ortamı paylaşmanın mutluluğuna ermiş güler yüzlü insanların yaşadığı bir Erzurum istiyor.
Oysa Erzurumlu; bu güzelim tarih kentini, ulaşımı kilitlenmiş, nitelikli göçü coşmuş, yeşil alanları olmayan, tarihi yapısı perişan edilmiş, kaçak inşaat cenneti haline getirilmiş, kimin tarafından yönetildiği belli olmayan, adeta sahipsiz hale getirenlerden kurtarıp Erzurum’umuzun zincirlerini kıracak ve onu özgürlüğüne kavuşturacak idarecisini arıyor.
Erzurum halkının isteği vatanımız, devletimiz için hayırlı hizmetler ve faaliyetler yapacak; şehir halkınca bilinen ve itibar edilen bilgili, kültürlü, ahlaklı, faziletli, yüksek ve düzgün karakterli, namuslu, şerefli, haysiyetli, haram yemez bir belediye reisi…
Erzurumlunun isteği “Seçkinlerin değil seçmenlerin yön verdiği bir anlayış”la halka hizmeti şiar edinecek, rutin faaliyetlerin dışında yeni açılımlar yapabilecek, dinamizm katabilecek bir formasyona sahip, idari yeterliliği, belediyecilik tecrübesi, vizyonu olan, farklı kesimlerle iyi ilişkiler kurabilen, kadirşinas bir belediye reisi…
Erzurumlunun arzusu dünyaya açık, çağdaş, gelişmeleri takip etmeyi esas alan, çalışmalarını sadece belediye imkânlarıyla değil, yerel ve genel potansiyelleri değerlendirerek gerçekleştiren, katılımcı, saydam, hesap verebilir, insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir belediye reisi…
Eğitim’de 65. sırada olan, illerin sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasında 76. sırada olan, yaşanabilir iller arasında 75. sırada olan, işsizliği %6 oranında olan “sahipsizler yurdu” Erzurum’a sahip çıkacak “Erzurum Sevdalısı” bir belediye reisi...
Top yekûn kalkınma, birlikte büyüme, yoksullukları zenginliklere dönüştürme ve boş zamanı üretimle süsleme düşüncesi artık Erzurum’un ve Erzurumlunun başlıca düşüncesi.
Şehrin, kültürden, ekonomiye, siyasetten mimariye, bireysel hayattan, toplu hayata kadar içine girdiği durum ilerleme, büyüme ve kalkınma zorunluluğunun imkâna dönüşmesi oldukça elzem bir hal almıştır. Krizi fırsata dönüştürebilecek bir “yerel lider” şimdilerde her yaş ve her kesimden Erzurumlunun dilinde. Bu kişi Bilkent Üniversitesi Uluslar arası ilişkiler mezunu, Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Doktoru ve gazetemiz yazarlarından SIDDIK ARSLAN’dan başkası değil.
Abdurrahman gazilerin, Habip babaların, Rabia Hatunların, İbrahim Hakkıların, Alvarlıların, Solak zadelerin, duasını almış “dualı şehir” Erzurum’da yaşadığı şehrin huzursuzluğuyla uykusu kaçan erdem sahibi bu insan konuşuluyor.
Ankara’da Belediyeciliği öğrenen, Ankara Büyükşehir Belediyesinde Daire Başkanı iken Erzurum Büyükşehir Belediyesine değişik vaatlerle getirilen ve kurumun başındaki kişinin kıskançlıklarına kurban edilerek ne yazık ki yararlanılamayan, şehrin her geçen gün geriye gidişine isyan ederek bende varım diyen, İmam Hatipli, Bilkentli, Milli Gençlikten yetişen bir kardeşimiz Sıddık Arslan.
Güce, oligarşiye, dayatmalara, yasadışı zorbalıklara, adam yerine konmamalara, düzen maşalarına, halkı hiçe sayan sonradan görmelere başkaldıran… Bir Peygamber sevdalısı, bir medeniyet âşığı, insanlık örneği bir tip… Nezaket, zarafet, kibarlık, olgunluk gibi vasıflara sahip olmasından dolayı “sevgi adamı” olarak anılan Dr. Sıddık Arslan Erzurum’un bütün renklerini birleştirerek kitleleri arkasından sürüklüyor.
Erzurum’da proje konuşan, istihdam sorununun çözümünden bahseden, kaybedilen Dadaşlık onurunun yeniden kazanılmasını önemseyen, fakirliği yok edecek çareleri sıralayan bu adamın belediye başkanı olması için seferberlik ilan edilmiş.
Erzurum’da her sokakta, her kahvede, her evde bu adam konuşuluyor. Erzurum’da her duada bu adama dualar yükseliyor. Ve Erzurum’da her boydan, her kültürden, her inançtan insan avazı çıktığı kadar bağırıyor: “Bizim şehrimizi teslim edeceğimiz şehreminimiz, bizim adayımız Dr. SIDDIK ARSLAN’dır. “
Şehrin stratejik planını hazırlayarak seksen bin Erzurumlunun fikrini bir havuzda toplayan bu adamı şehirdeki bütün partilerde benimsemiş durumda. Hatta ve hatta kendi saflarına çekebilmek için atağa geçenlerin olduğu da halkın dilinde. Saadet Partisi İl teşkilatının Sayın Arslan’la Erzurum’da Büyük şehri koparabileceğini Genel başkan Kurtulmuş’a aktardığı da bilgimiz dâhilinde.
Ben bu şehirde ilk defa plan ve projeleriyle toplumun karşısına çıkan ve her kesimden halkın da bağrına basıp, kucakladığı bu zatı Ankara’ya duyurmak için dadaşlara verdiğim sözü tutmayı bir görev addettiğim ve mesuliyetimi yerine getirdim.
Erzurum’da belediyeyi kapmak isteyen parti bu şahsı kapsın derim…