PKK’NIN GELİR KAYNAKLARINA DARBE
Yıllardır verilen aktif mücadele ile marjinalleşen terör örgütü PKK, varlığını sürdürebilmek için sözde barış söylemleri arkasına sığınarak faaliyetlerini siyasi arenaya kaydırma aldatmacası içindedir. Sadece Türk insanına değil, uyuşturucu ticaretiyle tüm dünyaya zehir saçan bir terör örgütüne karşı bütün ülkelerin üstlerine düşen görevi yerine getirmeleri gerekmektedir. Uluslararası bir sorun olduğu bilinen uyuşturucu kaçakçılığı ve terörle mücadelede başarının sağlanması her türlü art niyetten uzak gerçek manadaki “Uluslararası İşbirliği”ne gidilmesi sonucu gerçekleşecektir.
Vakit gazetesinin haberine göre PKK’nın tasfiyesi için hazırlanan eylem planının “ekonomik ayağı”nın uygulanmaya konulduğu belirtiliyor. PKK’nın en büyük gelir kaynağı olan uyuşturucu sevkiyatına karşı Ankara’da “Uluslararası Uyuşturucu Merkezi”nin kurulacağı bildiriliyor.
Türkiye’nin uyuşturucu üretilen ve geçiş yolu üzerinde bulunan 10 ülke ile özel bir anlaşmaya imza attığı, anlaşmanın merkezinde Türkiye’nin bulunduğu, Afganistan, İran ve Pakistan’ın söz konusu anlaşmanın temel tarafları oldukları kaydediliyor.
PKK’nın mali kaynaklarına ve nüfuz alanlarına yönelik ortak operasyonların, tedbirlerin, her türlü plan ve çalışmanın bu dört ülkenin sıkı işbirliği ile gerçekleştirileceği, ilk defa PKK ve uyuşturucuyla mücadele konusunda Avrupa, ABD ve Rusya dışında bu denli kapsamlı ve doğrudan adımların atılmış olacağı vurgulanıyor.
Türkiye’nin uyuşturucu üretimi ve ticaretinde “altın hilal” olarak adlandırılan Afganistan, Pakistan, İran bölgesine yönelik kurulan gizli gözün merkezi olduğuna, Türkiye’nin organizasyonuyla Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Kaçakçılık ve Gümrük Suçları Veri Bankası’nın kurulmasına ilişkin sözleşme imzalandığına, böylece Afganistan, Pakistan ve İran’ın da aralarında bulunduğu 10 ülke ile uyuşturucuyla mücadele için ortak merkez oluşturulacağına işaret ediliyor.
Operasyon birimini Türkiye’nin kuracağına, merkezinin Ankara’da olacağına, merkezin diğer üyelerinin Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’dan oluştuğuna, TBMM’nin de onayını alan uluslararası sözleşmenin Cumhurbaşkanı’nın onayıyla birlikte resmen hayata geçeceğine dikkat çekiliyor.
Anlaşma çerçevesinde uyuşturucu trafiğinin yoğun olduğu bir coğrafyada yer alan üye ülkelerin tamamının Ankara’daki merkezden koordine edilen eş zamanlı ortak operasyonlar gerçekleştireceği, uyuşturucu ve psikotrop maddelerle ilgili kişiler, eşyalar, olaylar, araçlar ve kaçakçılık yöntemleriyle ilgili bilgilerin veri bankasında toplanacağı, bir ülkeden alınan bilgilerin o ülkenin rızasıyla uluslar arası veya bölgesel kurumlara verilebileceği belirtiliyor.
Veri bankasının arşivinin “gizli bilgi” nitelikli sayılabileceği ve beş yıl süreyle saklı tutulacağı, merkezdeki verilerin koruma seviyesinin Avrupa Konseyi’nin belirlediği “kişisel verilerin korunması” ilkeleriyle aynı olacağı, bu bilgilerin adli ve idari işlemlerde, delil tutanaklarında, raporlarda, ifadelerde ve davalarda kullanılabileceği, merkezin teknik donanım ve yazılım masraflarını Türkiye’nin karşılayacağı bildiriliyor.
Anlaşmanın en az 10 yıl uygulanacağı, çalışma sonunda PKK’nın en büyük gelir kaynağının elinden alınmış olacağı, böylece hem Kandil’deki hem de Avrupa’daki teröristlerin finansmanı sıkıntıya gireceğinden, örgütün çözülme sürecinin hızlandırılacağı vurgulanıyor.
Ankara’da kurulacak olan “Uluslararası Uyuşturucu Merkezi”nin yanı sıra Avrupa kamuoyunun, sağduyulu siyasi çevreler ile terörizm ve uyuşturucuyla mücadele veren sivil toplum kuruluşlarının da uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele konusunda gerekli tavrı sergilemesi beklenirken, bu tutumun aynı zamanda terörle savaşım yönünden de önemli katkılar sunacağı ve dünya kamuoyunun bilgilendirilmesi çabalarına destek vereceği değerlendiriliyor.
Helin Demir
helindem@mynet.com